top of page
  • Yazarın fotoğrafıPsikolog Sibel Bora

Romantik İlişkilerde Kıskançlık 1.Bölüm

Güncelleme tarihi: 20 Şub 2023

Kıskançlık tıpkı diğer duygular gibi son derece doğal olan bir duygu. Fakat çift ilişkileri bağlamında baktığımızda arada kalmış bir duygu olduğunu görüyoruz. Yani hem ilişkide neredeyse olmazsa olmaz bir duygu hem de patolojik ve ölümcül şiddetin de bir belirtisi. Bu yazıda sağlıklı ilişkilerde görülen kıskançlık duygusunu ele alacağım.

Kıskançlıkla ilgili yapılan tanımlara baktığımızda tanımların ortak noktası olarak “ilişkinin tehlikeye girdiğine dair tehdit algısı olduğunda ortaya çıkan bir duygu” olarak tanımlandığını görüyoruz. Evrimsel olarak doğuştan hepimizde olan temel duygular var. Mutluluk, şaşkınlık, üzüntü, öfke, iğrenme gibi. Kıskançlık ise doğuştan sahip olduğumuz bir duygu değil, 18.aydan itibaren gelişen bir duygu. Temel duyguların hepsinin hayatta kalmamızı sağlayan bir işlevi var. Kıskançlık duygusunun da pek çok işlevi var ama bu duygunun sonradan gelişen bir duygu olduğunu bilmek önemli.

Kıskançlık ve İlişkinin Güven Evresi

İlişkilerde 3 evre olduğundan söz edebiliriz:

1-Aşk Evresi: Ayaklarımızın yerden kesildiği, gözümüzün hiçbir şey görmediği, partnerimizle ilgili etraftan gelen eleştirileri umursamadığımız, hayatımızın aşkını bulduğumuzu düşündüğümüz bir evredir. Karşılıklı yaşandığında çok güzeldir. :) Fakat bu duyguların yaşanması uzun yıllar sürecek, mutlu bir ilişki yaşamak için yeterli değildir. Yeterli olması için diğer evrelerin de yaşanması önemlidir.

2-Güven Evresi: Bu ilişkide kalıp kalmayacağımızı belirlediğimiz evredir. "Bu ilişkide önemli miyim, partnerim bana yeterince değer veriyor mu?" diye test ettiğimiz yer burasıdır. Bu aşamada çok doğal olarak çeşitli kıskançlıkların yaşandığını görebiliriz. Sadece partnerimizin eski ilişkileriyle ilgili de değil, arkadaş ortamıyla, tuttuğu takımla, ailesi ile ilgili “acaba benden daha mı önemliler” diye sorgulamalar yaptığımız aşamadır. Bu aşamada kıskançlık duygusu yaşamak, karşılaştırmalar yapmak son derece normal ve sağlıklıdır. Sağlıklı olduğunu şuradan da anlayabiliriz: Bu evre bittikten sonra 3-Bağ Kurma Aşaması gelir ve artık uzun bir ilişkinin yaşandığı evreye geçilir. Bu evreyle beraber sorgulamalar, kıskançlıklar bir kenara bırakılır. Sürekli güvensizlik, şüphe içinde yaşanmaz çünkü kişi artık partnerinden ve ilişkideki yerinden emindir. Sağlıklı ilişkinin bir göstergesi de budur. Kıskançlık 2. evrede yaşanır, kişiler sınavını verir, partnerlerini ikna ederler ve artık bu şüpheler çok fazla sorgulanmaz.

Bazen yolunda giden sağlıklı bir ilişkide partnerlerden biri diğerini sağlıksız şekilde kıskanıyorsa, kıskanan partner bu noktada çoğu zaman bir tetiklenme yaşıyordur.

Sağlıksız kıskançlık davranışlarını ise şöyle özetleyebiliriz:

⁃ Partnerinizin maillerini ve telefonlarını izinsiz kontrol etmek

⁃ Partnerinizin gün boyunca nerede olduğu ile ilgili sorguya çekmek

⁃ Partnerinizi bir kanıt olmaksızın yalan söylemekle suçlamak

⁃ Partnerinizin sizi çekici bulmadığını düşünmek

⁃ Aile, yakın arkadaş, eski sevgili, eski eş, çocuklar veya işinden partnerinizi kıskanmak

Yolunda giden sağlıklı bir ilişkide aniden böyle bir durumla karşılaşıldığında kıskanan partnerin bu duygusunu partnerine açması ve neden şimdi böyle hissettiğini, neyin onu tetiklediğini birlikte konuşmaları ilişkileri için çok önemlidir. Böyle durumlarda kıskançlık,

partnerinizin davranışlarından çok sizin hassas noktalarınızla ilgili olabilir. Neden kıskandığınızı anladığınızda bunu şefkatli ve yapıcı bir şekilde yönetebilmeniz de mümkün olur. Bunları fark etmek ve küskünlüğe dönüşmeden konuşmak ilişkiyi derinleştirecek bir fırsat bile olabilir. (Dışarı çıktığında kimlerle nerede olduğunu bilmezsem endişeleniyorum. Bana mesaj atıp haber verebilir misin?) (Böyle olduğunda ben böyle hissediyorum, ne yapabiliriz?)

Elbette ki kıskanan partneri karşısında diğer partnerin de “saçmalama, olur mu öyle şey” demeden partnerini dinleyip, tam olarak neyden rahatsız olduğunu anlamaya çalışması, bu duygusuna saygı göstermesi çok önemli. Bu konuda sert ve katı bir tepki gösterilmesi, kıskanan partnerin kıskanınca bu duygu ve davranışlarını saklamasına, manipülatif davranmasına neden olabilir. (Etki- Tepki)

Eğer partnerimiz bir kişiye mesaj atmamıza kızıyor, istemiyor, buna karışıyorsa bu kişiyle ne derdi var, ne tetikleniyor, hassas noktası neresi diye mutlaka konuşmalıyız. Ama eğer partnerimiz bütün kadınlara/ erkeklere mesaj atmamıza, konuşmamıza karışıyorsa orada büyük bir problem var demektir ve mutlaka profesyonel bir destek alınmalıdır. Partnerinizin ve kendinizin hassas noktalarınızı tanımak ve kucaklamak ilişkinizi güçlendirecektir. Unutulmamalıdır ki “İlişkinizi önceliklendirdiğinizde ve dürüst olduğunuzda güven inşa edersiniz.”

Yazının başında her duygunun bir işlevi olduğundan, hayatta kalmamıza yardımcı olduklarından bahsetmiştim. Kıskançlık duygusunun da bir işlevi var. Kıskanıyorsak ilişkimizde bir ihtiyacımızın karşılanmasını istiyoruzdur, kıskançlık duygumuz bize “burada eksik bir şey var” mesajını iletiyordur aslında. Her şey yolunda giderken bir anda bizi ne tetikledi diye bakmak bu yüzden kıymetli çünkü kıskançlık, evrimsel olarak ilişkimizi koruma ihtiyacından gelir.

Güvende hissettiğimiz ilişkilerde ortaya çıkan kıskançlığı bir duygu olarak ele almalıyız. Hem de çok kıymetli bir duygu ama kıskançlık içinde öfke, korku, üzüntü gibi sert duyguları da barındırdığı için daha karmaşık bir duygu ve o yüzden de olumsuz olarak görülüyor. John Gottman’a göre “her olumsuz duygunun içinde özlenen ve istenen bir şey vardır.” Bu sebeple kıskançlık hissettiğimizde bu duygumuza yakından bakmamız, neden şimdi geldi, bana ne anlatmaya çalışıyor, hangi eksik parçamı hatırlatmak istiyor diye bakmak çok kıymetli olur. Olumsuz olarak görülen her duyguya böyle bakmamız çok önemli çünkü içinde ihtiyaçlarımızı, isteklerimizi, beklentilerimizi barındırıyorlar.

Öte yandan kıskançlık hakkında partnerimizle konuşurken şuralara bakmak da çok önemli: Kıskançlık duygusuyla geçmişimiz nasıl? Bu duyguyu nasıl öğrendik? Yetiştiğimiz çevrede bu duyguya nasıl bakılıyordu, nasıl ele alınıyordu? Ebeveynlerimiz bu duyguya nasıl tepki veriyordu? Her duygu için bu noktaları göz önünde bulundurmamız ve tüm duyguları olduğu gibi kıskançlığı da partnerimizle konuşmamız çok iyi olur.

Özetle, kıskanmanın olmadığı bir ilişki pek mümkün değil. Tıpkı hiç üzüntünün olmadığı bir hayatın mümkün olmadığı gibi… Tüm kıskançlıklar kötü değil ama tüm baskılar kötü, tüm kontroller kötü. Bunların hepsi şiddet ve şiddetin olduğu bir ilişkinin güvenli olabilmesi mümkün değil. Kıskançlık var, olacak ama önemli olan bu duyguyla ne yaptığımız.



Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page