top of page
  • Yazarın fotoğrafıPsikolog Sibel Bora

Bağımlılıkların Nedeni

Güncelleme tarihi: 20 Şub 2023

Ne oluyor da bazı insanlar yemeğin, oyunun, alkolün, kumarın bağımlısı oluyor? Elbette ki bu sorunun tek bir doğru yanıtı yok. Ama yanıtlardan biri erken dönemdeki anne çocuk ilişkisinde saklı.


Bu noktada Winnicott’a değinmeliyiz. Kendisi İngiliz bir psikanalist ve özellikle anne-çocuk ilişkisiyle ilgili ortaya koyduğu önemli görüşleri var. Winnicotta göre bebek diye bir şey yoktur, anne ve bebek ikilisi vardır. Winnicott bebeğin bir ortak yaşam ilişkisi içinde olduğunu ve özellikle de yaşamın ilk dönemlerinde anne ve bebeğin ayrı ayrı anlaşılamayacağını, “anne-bebek çifti”nin olduğunu söyler.


Yeni doğum yapmış annelere baktığımızda tüm dünyasının çocuktan ibaret olduğunu görebiliriz. Winnicottun kastettiği tam da böyle bir bütünlük hali. Ve bu hal ilk başlarda bir süre için oldukça sağlıklı ve olması gereken bir hal. Bu dönemde anne, bebeğinin her ihtiyacına anında cevap vermeye çalışır, bebeğini sevgi ve şefkatle sarmalar. Winnicotta göre “yeterince iyi bir anne” yaşamın ilk haftalarında bebeğiyle bir kaynaşma hissi deneyimler. Bebeğin ihtiyaçlarını tam zamanında karşılamaya hazır anneler bile, bebeğinin neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışırken zaman zaman irili ufaklı gecikmeler, çeşitli deneme yanılmalar yaşarlar. Bebek ve ebeveyn, birbirlerine uyumlanmayı birbirlerinin yanıtlarından öğrenirler zamanla. İhtiyaçları şefkatle duyulan, görülen ve tutarlı bir şekilde karşılanan bebek, annesine güven duymaya başlar. Bu güven duygusu sayesinde annesinin mükemmel olmayışıyla başa çıkabilme kapasitesi gelişir.


Winnicott bunu “yalnız kalabilme kapasitesi” olarak açıklar. Yani yeterince iyi anne, bazen bebeğine yetişemez ve bir noktadan sonra bebek annesinin yetişemediği yerde içindeki yalnız kalabilme kapasitesini ve gücünü keşfeder. Yeterince iyi anne bebekle birlikte olduğu anlarda onun zihninde güzel anılar, sakin ve dingin bir anne bırakıyorsa, bebeğiyle anda kalabiliyor ve onu sahiplenmeden kapsayıcı bir şefkatle yaklaşabiliyorsa, bebek bu anne modelini içselleştirir ve annesi ona yetişemediğinde, içindeki bu dingin anne modeliyle iletişim kurar. Bebek annesiyle özdeşleşir ve böylece sakinleşir, duygusunu regüle edebilir. Böylece bebeğin yalnız kalabilme kapasitesi genişlemiş olur. Yani çocuk, rahatsız edici bir deneyim karşısında duygularını regüle edebilmeyi annesinin varlığında, onun sayesinde öğrenmiş olur.


Bunu öğrenememiş olan bir çocuk, içsel veya dışsal sebeplerden kaynaklı rahatsız edici bir deneyim yaşadığında kendi kendini yatıştırmada yetersiz kalır, duygusunu regüle edemez. Sadece bebeklik döneminde değil, çocukluk döneminde de bir çocuk kendi kendini sakinleştirme becerisini ebeveyninin yardımıyla öğrenir. Bunu öğrenmesi çok önemli ve çok temeldir.

Şimdi alalım bu bilgiyi her türlü bağımlılığın üstüne koyalım.


Ergenlikte ya da yetişkinlikte bireyler yiyecek, uyuşturucu, alkol, tütün, oyun bağımlılığı gibi ruhsal stresi geçici olarak azaltabilen ve böylece kendileri için sağlayamadıkları annesel işlevi sağlayan somut nesneler keşfederler. Yani birey kendi içsel kaynaklarıyla dış stresini yatıştıramamanın, duygusunu regüle edememenin çözümünü dış dünyadaki somut nesnelerde arar. O zor duygularla kalmaya tahammül edemeyeceğinden kendisini sakinleştirecek somut nesnelere, bir nevi “ikame annelere”yönelir. Çok fazla yemek yer obez olur, çok fazla oyun oynar oyun bağımlısı olur, çok fazla alkol tüketir alkol bağımlısı olur. Hepsi bireyin dış dünyadaki zorluklarla bir çeşit başa çıkma, rahatlama, regüle olma biçimidir. Bu çözümler kısa vadede anlık etkili olsalar ve kişiyi yatıştırsalar da uzun vadede oldukça yıkıcı sonuçlara sebep olurlar, hem birey hem de ailesi için.


Yaralarımızın üstünü örtmek için semptom geliştiririz. Semptom aslında bireyin “benim bir yaram var, bir acım var” diye attığı çığlıktır. Bazen insan kendi çığlığını bile duyamaz. Kendi çığlığının sesi o kadar yüksektir ki artık kulakları sağır olmuştur sesten. Kulaklarımızın sağır olmasını beklemeden kendi çığlığımıza duyarsız kalmadığımız hayatlar diliyorum hepimize.


14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page